Hava Durumu

Başıboş itler meselesi!

Yazının Giriş Tarihi: 28.05.2024 16:31
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.05.2024 16:31

Fransız edibi Alfonso La Martin ülkesine sunduğu raporda,“Türkler canlı-cansız bütün yaratıklarla barış içinde yaşıyor. İster ağaçlar, ister hayvanlar, tanrının yarattığı her şeye saygı gösteriyorlar ve sokaklarda beraber yaşıyorlar. Bu durum bizim bazı faaliyetlerimize engel oluyor. Köpeklerden korkan casuslarımız geceleri mahallelerde bekçilik yapan sokak köpekleri yüzünden gerektiği gibi bilgi toplayamamakta ve bu soruna çözüm bulunamazsa yeterli istihbaratın toplanması mümkün görünmemektedir” diyordu.
işte bu raporun üzerinden kısa bir süre geçmesinin ardından Fransız doktor Reminger, Talat Paşa’nın huzuruna çıkarak, bu sokak köpeklerinden kurtulmaları gerektiğini söyler hatta ekonomisi zor durumdaki Osmanlı’nın bu köpekleri satarak para kazanmasına da aracılık etmeyi teklif eder. Bu arada turist adı altında İstanbul’a gelen bir İngiliz casusunun sokak köpeğinden kaçarken yüksekten düşerek ölmesi üzerine İngiltere’nin ültimatom vermesini de fırsat bilerek sokak köpeklerini toplatma kararı alınır.

Halk bu karara öfkelenir ve hayırsız adaya sürülmek üzere, rıhtım da kafeslerle toplatılan köpekler, gece yarısı vatandaşların yaptığı baskınla kurtarılsa da, tekrar toplatılıp, adaya sürgün edilirler. Köpeklerin adada açlıktan ölmeye başlamasının ardından Reminger ve onları satın alacak şirket bir anda ortadan kaybolur tüm İstanbul geceleri adadan gelen köpek feryatlarıyla inlerken halk ayaklanarak sağ köpekleri tekrar İstanbul’a getirtir.

Fatih Sultan Mehmet’le birlikte İstanbul’a giren sokak köpekleri, Tanzimat dönemine kadar huzur içinde Osmanlı sokaklarında yaşamıştır.

İslam dinine göre evlerde köpek beslemek mekruh olduğundan halk, köpeklere sokaklarda sahip çıkmış ama Tanzimat döneminde ortaya çıkan “Batılılaşma” hareketinde köpekler tekrar toplattılarak adaya sürülmüştür.

Köpeklerin toplatılmasının ardından, İstanbul’da sokaklar alevlere teslim olmuş neredeyse yarısı yanmıştır. Halk, Bu yangınların geceleri sokakları bekleyen ve yabancıları sokağa sokmayan köpeklerin ahı olarak değerlendirmiştir

Bu sırada Saray da sabotajcıların, sokaklara elini kolunu sallayarak girdiginden emin olmuş ve köpekleri geri getirmiştir. Bu dönemde İngilizlerin ve Fransızların projelerinde hedef haline gelen sokak köpeklerinin 80.000’e yakını telef olmuştur.


Abdülhamid’in tahta geçmesinin ardından sokak hayvanları rahat bir nefes almıştır yüzyıllardır sokaklarımızda köpekler var olmuş ve yer yer tatsız olaylar yaşanabilse de neticede bizimle uyum içerisinde yaşamışlardır.

Son zamanlarda sokaklarda çoğalan ve bazı ölümlü saldırılara sebep olan köpekler yine tartışılmaya açılmış ve bugünlerde yasa çıkararak “İTLAF” noktasına gelmiştir.

İTLAF noktası İFLAS noktasıdır.

Allahın verdiği canı hangi canlı olursa olsun kimsenin sebepsiz yere almaya hakkı bulunmamaktadır. Mama lobisi ve hayvanları aşırı seven gruplarla, hayvanları itlaf edelim yani katledelim diyen gruplar karşı karşıya gelmiştir ve bu tartışmalar gölgesinde bir yasa hazırlığı yapılmaya başlamıştır.

ÇÖZÜM ZAMANDIR

Her ne şekilde gelindiyse ister mama lobisi deyin ister kontrolsüzlük deyin ama sonuçta sokaklarda haddinden fazla köpek oluşmuş ve bu durum zaman zaman çocukların, kadınların, yaşlıların katledilmesine kadar varmaktadır.
Onun çözüm şarttır.
Çözüm devletin topyekün bu mesele üzerinde durmasıyla mümkündür
Burada çalışması gereken kurumlar belediyelerdir.
Belediyeler, her türlü lüzumsuz faaliyetlere bütçe kaynak bulurken köpek meselesi konusunda “benim kapasitem sınırlı” gibi gereksiz ve boş bir nedene sarılmaktadır.
Sokak köpeklerinin saldırgan olanlarını ayıklayıp barınaklarına götürüp gerekli şekilde tedavi ve kısırlaştırmaları yapması şarttır. Bunu yapmayan belediye “görevini yapamayan belediye” konumuna düşmesi ve cezai yaptırımları olması gerekmektedir hatta bazı müeyyideler de konulabilir. İller Bankası paylarının kesilmesi gibi. Hiç bir belediye itiraz etmemesi lazım. Propaganda döneminde gördü, her şeye para bulan millete hiç gereği yokken promosyonlar dağıtan belediye başkanları buna da bütçe ve mekan bulmaları şarttır. Eğer bu köpek yüzünden başarısız olacağını düşünen belediye başkanı varsa istifa mekanizmasını işletmesi gerekir.
Sokaklarda saldırgan ve aç köpeklerin olması kabul edilemez. Bu hayvanların aç kalması veya bir hastalıkla karşı karşıya kalması gayet doğaldır ve bunların rehabilitesi insanlar tarafında yapılması gerekmektedir. Bunu da seçtiğimiz insanın yapması kadar doğal bir şey olamaz
Hem Para yani bütçe bulacak, hem yer bulacak, hem de kısırlaştıracak
Bu durumla yaklaşık 5-10 yıl içinde köpek sorununun kalmayacağını düşünebiliriz. Ama disiplinsiz vurdumduymaz ve adam sendeci yaklaşırsak bu konuyu daha çooook tartışırız.

Voleybol Milli Takımımız Business uçmalıydı

Yeni tartışmamız Türk Voleybol Milli Takımı’mızın bussines yerine ekonomi uçması. Uçak yolculuklarında uzun uçuşlar gerçekten zordur. Özellikle Amerika veya okyanus ötesi uçuşlar çok sıkıntılıdır. Vücudunuz bu tür uçuşlarda değişik tepkiler verir. Şişen ayaklar, uykusuz dinlenmeyen vücutlar, jetlag olan zihinsel yapınız sizi 1-2 hatta 3 gün kendinize getirmez. Hal böyleyken Voleybol Milli takımımızın Milletler Ligi nedeniyle Amerika’ya uçuşunun ekonomi sınıfında koltuklarında yapması hiç de hoş olmayan bir durum oluşturmuş.


Amerika, Türkiye’den gittiğiniz şehre göre 12-13 saat süren bir uçak yolculuğu ile varılan bir ülke. Bu durumda kendi isteği için değil de “Milli Maç” nedeniyle oraya giden Voleybol MİLLİ takımımızın bussiness koltuklarda uçması daha şık olacaktı. Olması gerekiyordu.

Burada yalnız belirtmeden geçmeyeceğim bir durumu da yazmak zorundayım.

Milli takım oyuncularının da Türkiye’mizin küresel bir markası olan THY yi hedef alan paylaşımları kabul edilemez bir durumdur. Çünkü biletleme işi federasyonun işidir.

Bu mesele sosyal medyada paylaşılmadan halledilir ve milleti böyle bir tartışmaya sürüklemeden halledilebilirdi. Ama oyuncular sosyal medya paylaşımlarıyla yanlış yaptılar doğru bir hareket değil

Başarının, kibir ile kirletilmemesi gerekir

İnşallah bu tartışma voleybolcuların performansını etkilemez. Aksi takdirde ufak halledilecek meseleyi taşıdıkları sosyal medya neler yazacak düşünmek bile istemiyorum.

Vakar ile kibri, tevazu ile ezikliği birbirine karıştırmadan düzgün olabilmek lazım.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.