Türkiye’de siyasi dengeler değişiyor. İlk defa CHP, AK Parti’nin alıştığı siyasi düzeni sarsmayı başardı. Bugüne kadar güçlü bir liderlik ve geniş seçmen desteğiyle yoluna devam eden iktidar, bu kez kendi seçmenini bile ikna etmekte zorlanıyor. Eskiden sorgusuz sualsiz verilen destekler, yerini soru işaretlerine bıraktı. Dışarıya yansımasa da içeride ciddi tartışmalar yaşandığı yüksek sesle konuşuluyor.

Bu noktada, CHP haklı mı haksız mı sorusu bir yana, Ekrem İmamoğlu'nun yolsuzluk yapıp yapmadığı da kesin bir yargıya varılsa bile kamuoyunda tam anlamıyla ikna edici olmayacaktır. Bunun en büyük nedeni, ülkede adalete duyulan güvenin ciddi şekilde sarsılmış olmasıdır. Hukuki süreçler sonuçlandığında bile, geniş bir kesim kararın siyasi saiklerle alındığını düşünmeye devam edecektir.

Sayın Cumhurbaşkanı için bu tablo, önceliklerini ve ekibini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini gösteriyor. Karizması ve liderliği tartışılmaz olsa da, artık eski gücünde olmadığı hem kendi çevresinde hem de kamuoyunda fark edilen bir gerçek. Önceki yıllarda olduğu gibi, AK Parti içinde yine bir yalnız bırakılma durumu söz konusu. Partili vekiller ve siyasiler, Cumhurbaşkanı’nın arkasında güçlü bir şekilde durmak yerine, süreci sessizlikle izlemeyi tercih ediyor. İktidara yakın gazeteciler ise, parti içindeki siyasetçilerden daha fazla çaba göstererek meseleyi savunmaya çalışıyorlar.

Ancak burada dikkat çekici bir durum var. Bazı gazeteciler, kesin bilgi aldıklarını, hatta daha birkaç dakika önce kendilerine bilgi geldiğini iddia ederek süreci yönlendirmeye çalışıyor. Bu, daha önce Ergenekon sürecinde de görülen bir yaklaşım ve AK Parti’ye zarar veren en önemli unsurlardan biri. Sayın Cumhurbaşkanı’na en büyük kaybı yaşatan da tam olarak bu tip yaklaşımlar oluyor. Çünkü bu gazetecilerin etkisi, muhalif olarak görülen yorumcuların ve gazetecilerin toplum üzerindeki etkisinin yanına bile yaklaşamıyor.

AK Parti’nin geleceği açısından bu süreç bir dönüm noktası olabilir. Partinin iç dinamikleri, liderin yalnız bırakılması, medya stratejileri ve kamuoyu algısı yeniden değerlendirilmelidir. Aksi takdirde, güç kaybının daha da hızlanması kaçınılmaz hale gelebilir.