Hava Durumu

Almanyasız 3. Dünya Savaşı olur mu?

Yazının Giriş Tarihi: 30.08.2024 09:41
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.08.2024 09:42

Bilindiği gibi gerek 1. gerekse 2. Dünya Savaşı’nın baş aktörü Almanya idi. Soğuk Savaş döneminde de 3. Dünya Savaşı’nın ancak Almanya’da hatta Berlin’de başlayabileceğine dair yaygın bir inanç vardı.

Sovyetler Birliği’nin dağılıp, Berlin Duvarı’nın yıkılması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle artık yeni bir dünya savaşı çıkmayacağına dair temenni ve tahminler çok kısa sürdü, yaygın şekilde 3. Dünya Savaşı’nın nerede, nasıl, kimler tarafından çıkarılacağı konuşulup tartışılmaya başlandı.

Batılı diğer ülkelerle birlikte dünya hakimiyetini perçinlemek isteyen Amerika Birleşik Devletleri (ABD) sürekli bir savaş arayışı içerisindeydi ve de şu veya bu bahanelerle yerkürenin değişik yerlerinde sürekli savaşların çıkmasını sağladı. Ekonomisinin düzde kalması, siyasi prensiplerini tüm dünyaya dayatması, jandarmalık rolünü herkese kabul ettirmesi gibi sebeplerle ABD’nin neredeyse her teşebbüsü normal karşılanır oldu.

Her merminin atılması, her füzenin fırlatılması, her kanın akması, her yıkımın yaşanmasıyla birlikte akla gelen ilk soru ‘acaba yeni bir dünya savaşı mı çıkıyor’ sorusu oldu. Eski Yugoslavya’daki iç savaş, Irak savaşları, Afganistan’daki çatışmalar, Filistin’de bitmeyen zulüm ve gözyaşları ile değişik bölgelerdeki savaşlar beraberinde gündeme hep bu soruyu getirdi.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ile başlayan savaşın sonu belli olmadan Hamas’ın saldırısı üzerine İsrail’in Gazze’de giriştiği yıkım ve soykırım, yeni bir dünya savaşı mı sorusunun daha yüksek sesle sorulması ve daha yaygın şekilde tartışılmasına yol açtı. Filistin’de Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla başlayan ve 1948’de İsrail Devleti’nin kuruluşuyla sıcak savaşa dönüşen bir çatışmanın varlığı herkesçe biliniyor ve bölgede savaş durumunun yaşanmadığı zamanların çok daha az olduğuna bir asra yakındır tüm dünya şahit olmakta. Rusya-Ukrayna Savaşı ise belki daha önceleri fazlaca tahmin edilmeyen, ancak bölgenin tarihini ve üçüncü ülkelerin müdahalelerini bilenleri şaşırtmayan bir savaş.

Günümüzde birçok kesim yeni bir dünya savaşının Rusya-Ukrayna çatışmasıyla yaşanacağı endişesini taşıyor ve bunu açıkça dile getiriyor. Birçok Avrupa ülkesi gibi ABD yöneticileri de hızla 3. Dünya Savaşı’na doğru gidildiğini söylüyorlar. Komşu ülkeler Polonya ve Belarus’un tutumları, diğer bazı komşuların şahinleşen tavırları, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin savaşa fiilen katılım anlamına gelen teşebbüsleri bu korkuyu arttırıyor.

Son savaşlar, Almanya’nın Avrupa’da olduğu gibi Afrika’da, Asya’da ve bilhassa Okyanuslarda daha çok boy göstermesine, eski tutumunun aksine çatışma bölgeleriyle daha çok ilgilenmesine, temel politikalarını değiştirerek çatışan taraflara silah ve doğrudan askeri destek sağlamasına fırsat verdi. Bununla Almanya, iki dünya savaşı öncesinde yaşanan ‘ben de varım’ tavrını tekrar ortaya koymaya başladı. Tüm bunların gayet hızlı gelişmesi, bilhassa silahlanmaya ayrılan bütçenin astronomik rakamlara çıkarılması, birinci dereceden yetkililerin savaş tamtamları çalmaları, yaşanan savaşları ele alırken haklılık/haksızlık kaygısından ziyade kazançlarının ne olacağı prensibinden hareket etmeye başlanması dünya kamuoyunda tartışılan yeni dünya savaşı konusunun daha çok ciddiye alınmasına yol açıyor.

Tarih gösteriyor ki Almanyasız Dünya Savaşı olmayacağı gibi Almanya’nın istemediği bir dünya savaşı da olmaz. Yine tarih gösteriyor ki Almanya iki dünya savaşında da ‘yanlış taraf’ olmuştur. Bunlarla birlikte sadece dünya için değil bizzat kendisi için de büyük bir yıkımın müsebbibi olmuştur.

Rusya’ya karşı kendisini savunan Ukrayna’ya sadece kendisini savunacak ancak galip gelemeyecek miktarda silah ve mühimmat vermekte ısrar eden Almanya adeta yarın birgün ben fiilen savaşa girdiğimde işleri yoluna koyar, hem Rusya’yı püskürtür hem de Ukrayna’yı uydu haline getiririm hesapları yapmaktadır.

Filistin’deki tutumu ise zaten lekeli olan siciline hiç silinmeyecek yeni bir lekenin daha eklenmesine sebebiyet verecektir. Almanya diğer Batılı ülkelerle birlikte 80 sene önce gaz odalarına doldurup yaktığı Yahudilerin eliyle asrımızın en caniyane katliamlarına ortaklık etmektedir.

Orta Afrika’da çekilmek zorunda alan Fransa’nın yerini doldurma çabaları, Afganistan’da iktidar kim olursa olsun varlığını idame kararlılığı, ABD ile birlikte Okyanuslarda, Çin denizinde donanma yüzdürme teşebbüsleri Almanya’nın iki dünya savaşı öncesindeki konumuna tekrar dönme heveslerini dışa vurmaktadır. Ve kendince önünde değerlendirilmesi mümkün açık fırsatlar söz konusudur. Ancak Almanya herkesin bildiği bir hususu görmemekte ısrarcıdır: 3. Dünya Savaşı konuşulurken de Almanya ‘yanlış taraf’tır. Yeni bir maceraya sebebiyet verirse yine kaybeden taraf ve tarafta olacaktır. Sağduyu sahibi Alman politikacı ve entelektüelleri bunu hesaplamalı ve gittikçe yükselen savaş çığırtkanlığı, katliam ve soykırım tellallığı, dünyaya nizamat verme hayallerinden vaz geçmelidirler.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.