Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Zirvesi öncesi ve sırasında yaptığı açıklamalar, eylemler ile hem Türkiye'de hem de dünyada geniş bir 'ilgili kitleyi' şaşırttı. Kraldan çok kralcılar, "Reis NATO Zirvesinde hem ABD'ye hem de Avrupa'ya haddini bildirir" diye kendi kendilerini gaza getirirken, Reis, son derece makul, 'batı ile de ilişkileri düzelten, Avrupacı ve Türk dış politikası açısından gelenekçi' bir çıkış yaptı. Bence bu, 'aklıselim ile hareket' etmektir ve Türkiye'nin de buna ihtiyacı vardı. "Bizi AB'ye alın" sözünün yakın dönemdeki karşılığı "müzakereleri ciddi yapalım, ilerleyelim ve AB ülkelerinin vize işkencesini bitirecek bir çözüm bulalım" olabilir. İsveç'e her şeye rağmen el uzatmanın bununla ilgisi büyük ama ayrıca PKK ve diğer Türkiye düşmanı terör örgütlerini bundan sonra ciddi sıkıştırma sözü de alındı.
Erdoğan, bu yaklaşımıyla Türkiye-ABD cephesinde ise Türkiye karşıtı lobilerin ve siyasi grupların elindeki en önemli enstrümanı yere çalmış oldu. Türkiye'ye F-16 satışını engellemeye çalışanlar ne diyordu?
"Türkiye NATO ilkelerine ihanet ediyor, İsveç'in girişini onaylamıyor" demiyor muydu? Buna ek olarak Yunanistan ile de yeni sayfa açma çabasını dikkate alırsak, Türkiye zaten onaylaması gereken bir gelişme karşılığında 'kontrollü gerilim' yaratarak istediklerinin tamamını aldı ve ilave olarak da "Türkiye, Avrupa, NATO, ABD yani Batı bloku içinde kalmaya kararlı" mesajı verilmiş oldu.
Not: Farkında mısınız? NATO ve AB içinde bir Türkiye kuşağı ya da grubu ortaya çıkıyor. Romanya, Macaristan, Arnavutluk, Bosna Hersek Türkiye ekseninin temel taşları oluyor. AB ve NATO içinde bazı ülkelerin "Türkiyeciler" diye adlandırılması yakındır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Oğuzhan Alptemur ile DERİN ANALİZ
Erdoğan'ı anlamak çok mu zor?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Zirvesi öncesi ve sırasında yaptığı açıklamalar, eylemler ile hem Türkiye'de hem de dünyada geniş bir 'ilgili kitleyi' şaşırttı. Kraldan çok kralcılar, "Reis NATO Zirvesinde hem ABD'ye hem de Avrupa'ya haddini bildirir" diye kendi kendilerini gaza getirirken, Reis, son derece makul, 'batı ile de ilişkileri düzelten, Avrupacı ve Türk dış politikası açısından gelenekçi' bir çıkış yaptı. Bence bu, 'aklıselim ile hareket' etmektir ve Türkiye'nin de buna ihtiyacı vardı. "Bizi AB'ye alın" sözünün yakın dönemdeki karşılığı "müzakereleri ciddi yapalım, ilerleyelim ve AB ülkelerinin vize işkencesini bitirecek bir çözüm bulalım" olabilir. İsveç'e her şeye rağmen el uzatmanın bununla ilgisi büyük ama ayrıca PKK ve diğer Türkiye düşmanı terör örgütlerini bundan sonra ciddi sıkıştırma sözü de alındı.
Erdoğan, bu yaklaşımıyla Türkiye-ABD cephesinde ise Türkiye karşıtı lobilerin ve siyasi grupların elindeki en önemli enstrümanı yere çalmış oldu. Türkiye'ye F-16 satışını engellemeye çalışanlar ne diyordu?
"Türkiye NATO ilkelerine ihanet ediyor, İsveç'in girişini onaylamıyor" demiyor muydu? Buna ek olarak Yunanistan ile de yeni sayfa açma çabasını dikkate alırsak, Türkiye zaten onaylaması gereken bir gelişme karşılığında 'kontrollü gerilim' yaratarak istediklerinin tamamını aldı ve ilave olarak da "Türkiye, Avrupa, NATO, ABD yani Batı bloku içinde kalmaya kararlı" mesajı verilmiş oldu.
Not: Farkında mısınız? NATO ve AB içinde bir Türkiye kuşağı ya da grubu ortaya çıkıyor. Romanya, Macaristan, Arnavutluk, Bosna Hersek Türkiye ekseninin temel taşları oluyor. AB ve NATO içinde bazı ülkelerin "Türkiyeciler" diye adlandırılması yakındır.