Gazze’de apartehid İsrail rejiminin uyguladığı soykırım, insanlık adına utanç verici sahnelerle devam ediyor. Ustaca kurgulanmış Holokost endüstrisi yapımı filmlerin bile yanında acemi işi durduğu Gazze’deki ürkünç tablo dünya çapında bir infiale yol açmış bulunuyor. 5 ayı deviren saldırılarda büyük çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere hayatını kaybeden insanların sayısı 30 bini aştı. 2.5 milyon insanın yaşadığı daracık kıyı şeridi tamamen tahrip edildi, tarihte eşi benzeri görülmemiş bu ağır yıkımı gerçekleştirmek için apartehid İsrail rejimi şimdiye kadar 75 bin ton bumba kullandı. Bu rakamlar akıl ve havsalanın alamayacağı büyüklükte rakamlardır, ABD’nin 1945’te Hiroşima’ya attığı ve dünya savaş tarihin en yıkıcı saldırısı olarak tarihe geçen atom bombasından 6 kattan daha fazla bomba atılmıştır Gazze’ye. 75 bin ton bomba demek 75 milyon kilo bomba demektir, basit bir hesapla her bir kilometrekareye 208.000 kilo bomba düşmüştür. Bu rakamlar Gazze’deki nüfusa bölündüğünde, kişi başına 30 kilo bomba atılmıştır. Varın vahşetin büyüklüğünü sizi düşünün.
Apatehid İsrail rejiminin, karanlık çağlardan fırlamış apokaliptik saldırılarının Gazze’de mümkün olan en kısa sürede en büyük tahribatı yaparak, nüfusun yaşama umudunu yok etmeye, katletmeye, sürmeye matuf olduğu aşikâr. Ancak münhasıran bazı kritik meslekleri, sektörleri ve bunlara dair altyapıları hedef alması dikkat çekici. Sağlık, eğitim ve medya bu sektör ve mesleklerin en başta geleni. Saldırıların başından beri en çok hedef alınan sektörlerin başında sağlık sistemi ve sağlık çalışanları gelmektedir. Bugüne değin apartehid İsrail rejiminin öldürdüğü doktor sayısı 500’ü, yıktığı hastane sayısı 24’ü geçti. Yanı sıra 55 sağlık merkezi de tamamen yıkıldı. Üniversiteler dahil 400’ü aşkın eğitim kurumu saldırıya uğradı ve tıp eğitimi başta olmak üzere eğitim ve sağlık altyapısı tamamen tahrip edildi. Saldırılarda özellikle hedef alınan bir diğer meslek grubu da gazeteciler olmuştur. Apatehid İsrail rejiminin öldürdüğü gazeteci sayısı 120’yi aşmış durumda. Burada da amaçlanan, işlenen ağır suçların dünyadan gizlenmesidir. Bu saldırıların yarattığı katastrofik durum temel olarak Gazze’de Filistinliler için yaşam umudunu, gelecek umudunu yok etmektir.
Apartehid İsrail rejimi, devam eden soykırımla sonuç alamayınca son haftalarda daracık toprak parçasında sıkışan 2.5 milyon insanı açlıkla yıldırmaya çalışmaktadır. Bütün insanlığın başını önüne eğdiren bu ağır suçun karşısında devletlerin ve uluslararası sistemin acziyeti, insanlık için utancın da ötesine geçmiş, ontolojik bir boşluk ve anlamsızlık hissiyatına yol açmıştır. El kadar bebeklerin açlıktan ölüme terkedildiği bu süreç, insana varoluş zemini sağlayan bütün inançların, aidiyetlerin, siyasetlerin içinin boşalmasına yol açmakta ve insan varlığının geleceğine dair derin bir ümitsizliğe yol açmaktadır.
Bütün dünyada derin bir infiale yol açan bu ağır soykırım karşısında vicdan sahibi her insan mazlumların yanında durmak, mazlumlara ses olmak, elinden geliyorsa bir destek olmak için çırpınmaktadır.
Dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bu soykırıma dair çok şey yazılıp çizildi. Gazeteciler, aktivistler, siyasi figürler onlarca makale yazdı, askeri, siyasi analizler yaptı, belgeseller çekti. Bu çalışmaların, dünyadan saklanmaya çalışılan bu karanlık suçların ifşası ve insanlığa bir soluk olma anlamında değeri tartışılmaz.
Türkiye’nin önemli cerrahlarından, dünyanın birçok yerinde insani yardım faaliyetlerine katılmış bir aktivist, Prof. Dr. Orhan Alimoğlu Hoca da Gazze’de yaptığı eğitim ve tıbbi destek çalışmaları süresince tuttuğu notları Sevgili Gazze adıyla kitaplaştırdı. Kitap şimdiye değin yazılıp çizilenlerden farklı olarak bir saha gözlemi, Gazze’ye dair bir hatırat. Prof. Dr. Orhan Alimoğlu, 2014-2023 yılları arasında, farklı zamanlarda insani yardım, eğitim ve kongreler vesilesiyle Gazze’ye yaptığı seyahatlerinden gözlemlerini, anılarını derledi bu kitapta. Apartehid İsrail rejiminin saldırılarında, aralarında Orhan Alimoğlu’nun dostları, meslektaşları ve öğrencilerinin de bulunduğu 400’ü aşkın doktor ve sağlık çalışanı katledildi, tıp eğitimi veren üniversite ve eğitim hastanelerinin tamamı yok edildi, kitap bu alanda Gazze’ye dair önemli bir hafıza kaydıdır. Bir cerrah soğukkanlılığıyla gözlemlediklerini aktaran Alimoğlu, Gazze’de, nefis Akdeniz sahilinde dolaşırken, bazen tedirgin, bazen üzgün ama hep umutlu bir Gazze fotoğrafı çiziyor. Birinci elden anlatımlarla Gazze ve Filistin’inin geçirdiği safhaları, Gazze’nin direniş ruhunu oldukça samimi bir dille aktarıyor.
Beyan Yayınlarından çıkan Sevgili Gazze kitabı 240 sayfadan oluşuyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa EKİCİ
Sevgili Gazze
Gazze’de apartehid İsrail rejiminin uyguladığı soykırım, insanlık adına utanç verici sahnelerle devam ediyor. Ustaca kurgulanmış Holokost endüstrisi yapımı filmlerin bile yanında acemi işi durduğu Gazze’deki ürkünç tablo dünya çapında bir infiale yol açmış bulunuyor. 5 ayı deviren saldırılarda büyük çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere hayatını kaybeden insanların sayısı 30 bini aştı. 2.5 milyon insanın yaşadığı daracık kıyı şeridi tamamen tahrip edildi, tarihte eşi benzeri görülmemiş bu ağır yıkımı gerçekleştirmek için apartehid İsrail rejimi şimdiye kadar 75 bin ton bumba kullandı. Bu rakamlar akıl ve havsalanın alamayacağı büyüklükte rakamlardır, ABD’nin 1945’te Hiroşima’ya attığı ve dünya savaş tarihin en yıkıcı saldırısı olarak tarihe geçen atom bombasından 6 kattan daha fazla bomba atılmıştır Gazze’ye. 75 bin ton bomba demek 75 milyon kilo bomba demektir, basit bir hesapla her bir kilometrekareye 208.000 kilo bomba düşmüştür. Bu rakamlar Gazze’deki nüfusa bölündüğünde, kişi başına 30 kilo bomba atılmıştır. Varın vahşetin büyüklüğünü sizi düşünün.
Apatehid İsrail rejiminin, karanlık çağlardan fırlamış apokaliptik saldırılarının Gazze’de mümkün olan en kısa sürede en büyük tahribatı yaparak, nüfusun yaşama umudunu yok etmeye, katletmeye, sürmeye matuf olduğu aşikâr. Ancak münhasıran bazı kritik meslekleri, sektörleri ve bunlara dair altyapıları hedef alması dikkat çekici. Sağlık, eğitim ve medya bu sektör ve mesleklerin en başta geleni. Saldırıların başından beri en çok hedef alınan sektörlerin başında sağlık sistemi ve sağlık çalışanları gelmektedir. Bugüne değin apartehid İsrail rejiminin öldürdüğü doktor sayısı 500’ü, yıktığı hastane sayısı 24’ü geçti. Yanı sıra 55 sağlık merkezi de tamamen yıkıldı. Üniversiteler dahil 400’ü aşkın eğitim kurumu saldırıya uğradı ve tıp eğitimi başta olmak üzere eğitim ve sağlık altyapısı tamamen tahrip edildi. Saldırılarda özellikle hedef alınan bir diğer meslek grubu da gazeteciler olmuştur. Apatehid İsrail rejiminin öldürdüğü gazeteci sayısı 120’yi aşmış durumda. Burada da amaçlanan, işlenen ağır suçların dünyadan gizlenmesidir. Bu saldırıların yarattığı katastrofik durum temel olarak Gazze’de Filistinliler için yaşam umudunu, gelecek umudunu yok etmektir.
Apartehid İsrail rejimi, devam eden soykırımla sonuç alamayınca son haftalarda daracık toprak parçasında sıkışan 2.5 milyon insanı açlıkla yıldırmaya çalışmaktadır. Bütün insanlığın başını önüne eğdiren bu ağır suçun karşısında devletlerin ve uluslararası sistemin acziyeti, insanlık için utancın da ötesine geçmiş, ontolojik bir boşluk ve anlamsızlık hissiyatına yol açmıştır. El kadar bebeklerin açlıktan ölüme terkedildiği bu süreç, insana varoluş zemini sağlayan bütün inançların, aidiyetlerin, siyasetlerin içinin boşalmasına yol açmakta ve insan varlığının geleceğine dair derin bir ümitsizliğe yol açmaktadır.
Bütün dünyada derin bir infiale yol açan bu ağır soykırım karşısında vicdan sahibi her insan mazlumların yanında durmak, mazlumlara ses olmak, elinden geliyorsa bir destek olmak için çırpınmaktadır.
Dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bu soykırıma dair çok şey yazılıp çizildi. Gazeteciler, aktivistler, siyasi figürler onlarca makale yazdı, askeri, siyasi analizler yaptı, belgeseller çekti. Bu çalışmaların, dünyadan saklanmaya çalışılan bu karanlık suçların ifşası ve insanlığa bir soluk olma anlamında değeri tartışılmaz.
Türkiye’nin önemli cerrahlarından, dünyanın birçok yerinde insani yardım faaliyetlerine katılmış bir aktivist, Prof. Dr. Orhan Alimoğlu Hoca da Gazze’de yaptığı eğitim ve tıbbi destek çalışmaları süresince tuttuğu notları Sevgili Gazze adıyla kitaplaştırdı. Kitap şimdiye değin yazılıp çizilenlerden farklı olarak bir saha gözlemi, Gazze’ye dair bir hatırat. Prof. Dr. Orhan Alimoğlu, 2014-2023 yılları arasında, farklı zamanlarda insani yardım, eğitim ve kongreler vesilesiyle Gazze’ye yaptığı seyahatlerinden gözlemlerini, anılarını derledi bu kitapta. Apartehid İsrail rejiminin saldırılarında, aralarında Orhan Alimoğlu’nun dostları, meslektaşları ve öğrencilerinin de bulunduğu 400’ü aşkın doktor ve sağlık çalışanı katledildi, tıp eğitimi veren üniversite ve eğitim hastanelerinin tamamı yok edildi, kitap bu alanda Gazze’ye dair önemli bir hafıza kaydıdır. Bir cerrah soğukkanlılığıyla gözlemlediklerini aktaran Alimoğlu, Gazze’de, nefis Akdeniz sahilinde dolaşırken, bazen tedirgin, bazen üzgün ama hep umutlu bir Gazze fotoğrafı çiziyor. Birinci elden anlatımlarla Gazze ve Filistin’inin geçirdiği safhaları, Gazze’nin direniş ruhunu oldukça samimi bir dille aktarıyor.
Beyan Yayınlarından çıkan Sevgili Gazze kitabı 240 sayfadan oluşuyor.