Halkın sesiydi, yenilikçi, aykırı, aşina olan, kötülüklere dur deme yöntemleri üreten, sadece aşkı değil toplumun ortak sorunlarını konu edinen, boş bir duvarı hayallerle süsleyen,çehreyi yenileyen, değişime ön ayak olan, sevgiyi çoğaltan, kördüğümleri birlik olup çözen, gizli kahramanlardı sanatçılar…

Ve sanat… IQ ile EQ'nun savaşıydı sanat. İki arada tutunmaya çalışan narin bir çiçek ama güçlü bir kokuydu. Sanata ve sanatçıya olan saygı görünmeyenin anlatımından,görünenin yorumlanmasından ileri gelendi. Fakat anlaşılıyor ki IQ EQ'yu da geliştiren hassas toplumlar yaratabilir. Tek başına EQ farkındalığı besleyemiyor. Üretmek harekete geçmektir. Örneğin karşıt bir fikir ile etik değerlere sahip çıkmak hareketi tetikler. Hareket etmediğin takdirde savunduğun değerleri topluma örnek olacak şekilde iletemezsin. Ortak dili bulmak, elleri kavuşturmak sanatçının içgüdüsüdür çünkü o problemi gören, sentezleyen ve yorumlayan bir bütünlük oluşturmayı amaç edinmiştir.

Meleklerin Tanrıya hizmet ettiği gibi sanatçı da topluma bir nevi hizmet eder. Görev bilinci yüksek kişiler sanatçıdır. Görsel ve işitsel sanatlar topluma en kısa yoldan mesaj verirken toplumun tanınmış, halka mal olmuş kişileri ve sanatçıları bu mesajları en hızlı şekilde toplumlara ulaştıran mucizelerdir aslında.

Gelelim çok önemli bir konuya; Yaradılanı severim Yaradandan ötürü. İnsan ırkı bu dünyaya hükmetse de ekolojik sistemde bu dünyanın sahibi sadece biz değiliz. Özellikle sokaklarda başı boş dolaştığı için toplanan ve sahiplenilmezlerse ötenazi uygulanacak olan köpekler tamamıyla kurduğumuz şehir sisteminde yaşama iç güdüsü olan canlı, bizim gibi canı yanan ve hisseden EQ'su çok yüksek varlıklardır. Bu yüzden sevgi dolu, korkak veya vahşi olabilirler.

Biz IQ su yüksek varlıklar olarak sokak köpekleri sorunsalına sadece mantık veya sadece duyguyla çözüm arayamayız. Türk toplumu sokak hayvanlarını seviyor. Bu toplumun içinde bir birey olarak yolda gördüğüm bütün köpeklere, kedilere sevgi göstermeden o yoldan yürüyüp geçmiyorum. Onlar Tanrının gözleri gibi. Onlara baktığımda Yaradanın yüceliği, safi varlığı ve şefkatini hissediyorum. Allah herkese nasip etsin bu duyguyu çünkü Allah, 'onlar benim sessiz kullarımdır' demiş.

Şimdi aklıma geliyor da Amerika Birleşik Devletleri'nde birkaç eyalette evlerin bahçelerine kadar gelen timsahlar asla öldürülmüyor ki timsah öldürme dürtüsü olan yırtıcı bir hayvan. Akılcı çözümlerle doğadaki yaşamlarına devam ediyorlar. Yani bizim sokaklarda timsah dolaşmıyor, öyle değil mi? O yüzden değerlerimize sahip çıkalım.

1 Eylül 2024 te Yenikapıda katliam yasasına hayır mitingi düzenlenecekmiş. Bu özel günde sahne alacak sanatçılar bir toplum sesi oluşturmak için şarkı söyleyecekler. Sevgili Ajda Pekkan, Sertap Erener, Hande Yener, Norm Ender ve Seren Serengil sahnede olacaklar. Desteklemek isteyenler ile dolup taşacağına inandığım miting saat 17.00 da başlayacak. Sevgilerimle sayın okuyucular